UZLAŞMA VE ADLİ TASFİYE ANTLAŞMASI
Millî Mücadele döneminde, istilacı batılı devletlerarasında Türkiye'yi işgal hareketinden ilk vazgeçen devlet, İtalya olmuştur.
Ancak 1922 yılında faşist Mussolini yönetimine giren İtalya, saldırgan ve sömürgeci bir politika izlemeye ve Türkiye üzerindeki emellerini, tekrar gündeme getirmeye başladı. İtalya'nın bu yayılma politikasındaki amacı "Roma İmparatorluğu"nu tekrar canlandırma hayalinden kaynaklanmaktaydı.
Türkiye'nin, Musul Meselesi'ni halletmesinden sonra, batılı devletlerle olan ilişkilerinin düzelmeye başladığı görülür. Bu dönemde İtalya-Türkiye münasebetleri de yumuşatmıştır.
İtalya'nın Arnavutluk üzerindeki emellerinden endişe duyan Yugoslavya'nın, 1927 yılında Fransa, Çekoslovakya ve Romanya'nın oluşturduğu küçük antanta katılması, İtalya ve Yugoslavya münasebetlerinin gerginleşmesine sebep olmuştur. Ayrıca Türk Devleti'nin ekonomik, askeri ve siyasal anlamda gittikçe güç kazanıyor olması karşısında yayılma politikasında başarılı olamayacağını anlayan Mussolini, Ankara'ya karşı bir dostluk politikası takip etmek zorunda kalmıştır.
Gerek Türkiye'nin batılı devletlerle münasebetini geliştirme arzusu, gerekse İtalya'nın Doğu Akdeniz'de kuvvetli bir ittifak oluşturma çabaları, iki devlet arasında 30 Mayıs 1928 tarihli Tarafsızlık Uzlaşma ve Adli Tasfiye Antlaşmasının imzalanması ile sonuçlanmıştır.
1930 Türk-İtalya Antlaşması, iki ülke arasında mevcut olan huzursuzluğu kaldırmış olmasına rağmen daha sonraki dönemlerde münasebetlerin dostane bir seyir takip ettiği söylenemez. Özellikle 1936'dan itibaren Türk-İngiliz yakınlaşması, Türk-İtalyan münasebetlerinin zayıflamasına sebep olacaktır.